23:54

Bilgisayarın Tarihçesi

Gönderen Ramazan ÇELİK

Bilgisayar, elektrik enerjisiyle çalışan elektronik bir makinedir. Kendisine verilen bilgileri alır, saklar, üzerinde işlemler yapar. Gerektiğinde bu bilgileri yazıcı gibi birimlerle çıktı olarak verir. En basit tanımla bilgisayar, kendisine verilen bilgileri kullanarak yeni bilgiler elde eden makinedir. Bilgisayar tanımının esnekliği ve zaman içerisindeki değişim süreci dolayısıyla ilk bilgisayarı saptamak pek mümkün değildir. Geçmişte bilgisayar olarak bilinen birçok aygıt günümüz ölçütlerine göre bu tanımı hak etmemektedirler. Başlangıçta bilgisayar sözcüğü hesaplama sürecini kolaylaştıran nesnelere verilen bir ad konumundaydı. Bu ilk dönemin bilgisayar örnekleri arasında sayı boncuğu (abaküs) ve AntiKitira Makinesi (M.Ö. 150-100) sayılabilir. Yüzyıllar sonra, Ortaçağ sonundaki yeni bilimsel keşifler ışığında, Avrupalı mühendisler tarafından geliştirilen bir dizi makinesel hesaplama aygıtlarının ilki ise, Wilhelm Schickard‘a (1623) aittir. Bir bilgisayar iki temel birimden oluşur. Birincisi, Donanım: Bilgisayarın gözle görülen birimlerden olup klavye, ekran, maus, yazıcı, kablolar, kasa, elektronik devreler ve benzeri kısımlardan oluşur. Bir bilgisayarın donanım sistemini oluşturan temel birimler şunlardır: Aritmetik ve mantık birimi, kontrol birimi, bellek, giriş ve çıkış birimleridir. İkincisi, Yazılım: Bilgisayarın donanımını kullanabilmek ve bilgisayarı çalıştırabilmek için kullanılan programlar topluluğudur. Bilgisayarın elektronik birimleri kasanın içinde bulunur. Kasaların bazıları dik, bazıları da yatay olarak tasarlanmıştır. Kasanın, bilgisayar parçalarının yerleştirebileceği büyüklükte olması gerekir. Bilgisayarın tarihçesine baktığımızda; dört temel işlemi gerçekleştirmek amacıyla kullanılan abaküs, basit bir alet olmasına rağmen, bilgisayarın başlangıcı olarak ifade edilir. Bilgisayara veri girişi işlemlerinde, günlük hayatta kullanılan harf ve rakam gibi sembollerden yararlanılır. Bilgisayar bunları kendi anlayacağı şekle dönüştürür, bilgisayarda kapasite depolama birimi byte olarak ifade edilir. Fransız Pascal, 1642 senesinde vergi tahsildarı babasına, yardımcı olacağını düşündüğü bir makine geliştirdi. Küçük tekerlekler biraz çevirilince, toplama veya çıkarma işlemleri otomatik olarak yapılabiliyordu. Ancak geçimlerini saatler alan hesap işlerinden kazanan kâtipler, Pascal’ın makinesini bir rakip olarak gördüler ve ona hiç iltifat etmediler. Bir süre sonra Alman matematikçisi Wilhelm, bu makineye çarpma ve bölme işlemlerini yapabilme yeteneğini kattı. Wilhelm’e göre değerli insanlar, tıpkı esirler gibi hesaplama işinde saatler kaybetmeye layık değillerdi. 1948 yılında transistörlerin kullanımıyla bilgisayarların ağırlıkları azaltılmaya, hacimleri küçültülmeye, bellek kapasiteleri ve hızları artırılmaya başlanmıştır. 1963 yılından sonra birden fazla transistörün birleştirilerek entegre devrelerin bulunması, bilgisayarın gelişimini daha da hızlandırmıştır. Bilgisayar alanında kısa sürede yaşanan bu önemli gelişmeler sayesinde, tonlarca ağırlıkta, yavaş işlevi yapabilen modellerden, milyonlarca işlemi çok kısa sürede yapabilen, lap-top (elde taşınabilen) ve hatta cebe girebilen modeller geliştirilmiştir. 1946 yılından sonra bilgisayarları dört kuşak olarak ele alabiliriz. Birinci Kuşak Bilgisayarlar: 1946-56 yılları arasında vakumlu tüpler kullanılan bilgisayarlardır. İkinci Kuşak Bilgisayarlar: 1957-63 yılları arasında tüplerin yerine transistörlerin kullanıldığı bilgisayarlardır. Üçüncü Kuşak Bilgisayarlar: 1964-79 yılları arasında kullanılan entegre devrelerin kullanıldığı bilgisayarlar. Dördüncü Kuşak Bilgisayarlar: 1980’den sonra transistörlerin yerine mikrociplerin kullanıldığı bilgisayarlardır. Bu gün kullandığımız bilgisayarlar bu kuşağa aittir. Ancak her gün yenilikler eklenmekte, bilgisayarların çalışma hızı ve kapasitesi arttırılmaktadır. Bu yıllarda Amerikan ve Japon teknolojilerinin elektronik ve küçültme alanındaki ürünü olan ev bilgisayarları ortaya çıktı. Günümüzde,1990’lardan başlayarak bilgisayar teknolojisine egemen olması beklenen beşinci kuşak bilgisayarlara doğru bir ilerleme görülüyor. Çok daha güçlü olacağı düşünülen bu bilgisayarlar büyük ihtimalle, bugünkülere göre daha fazla insan beynine benzer bir biçimde çalışacaklar. Bunun için de kendi deneyimlerinden öğrenebilmeleri gerekecek. Beşinci kuşak bilgisayarlar insanlarla konuşabilecek, onları dinleyebilecek ve belki de düşüncelerini de anlayabilecekler. Böylece bilgisayarlar yapay zekalarını daha da geliştirebilecekler. "Düşünen" bilgisayarların yardımıyla, robotlar bizim için daha çok iş yaparak, çeşitli alanlardaki uzmanların bilgileri bir araya getirilerek "uzman sistemler" üretebilecek. Bu tür sistemler, birleştirilmiş uzmanlık bilgilerini, problemleri çözmek için kullanacaklar. Bütün bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, neden bir "bilgisayar devrimi"nden söz edildiği daha iyi anlaşılabilir.

23:53

Ana Kart

Gönderen Ramazan ÇELİK

ANA KART


Anakart nedir? Her ne kadar genellikle bilgisayara özgü bir parça olarak da bilinse, anakartlar televizyonlardan bilgisayarlara kadar bir yelpazede değişik elektronik cihazlarda bulunmaktadır. Basit bir şekilde ifade edecek olursak, anakart bilgisayarınızın bütün parçalarının ve çevre birimlerinin bağlandığı ve bu birimlerin arasındaki iletişimi sağlayan elektronik devredir. Anakart, bilgisayarı ilk açtığınızda çalışan yazılım olan BIOS'u (Basic Input/Output System) barındırır. Diğer parçalar doğrudan üzerine "takılır" (İşlemci, RAM, sabit sürücü, ekran kartı gibi).
Anakartlar arasında ne farklar vardır? : Piyasada değişik marka ve türlerde pek çok anakart vardır, peki doğru anakartı nasıl seçeceksiniz? Değişik anakartlar değişik parçaları değişik şekillerde desteklemektedirler. Bu nedenle, kuracağınız sistemin genel gereksinimlerini belirlemeniz, doğru anakartı seçebilmeniz için önemlidir.
Anakartınızı seçerken : Her şeyden önce, alacağınız anakart, alacağınız kasanın içine sığmalıdır, bu yüzden kasayı ve anakartı, boyutları birbirine uyacak şekilde seçmelisiniz. Sıradaki soru, anakartınızın ne tür işlemcileri destekleyeceğidir. Intel ve AMD, en büyük iki işlemci üreticisidir ve ürettikleri işlemciler fiziksel olarak farklı yapılara sahip olduklarından, birini destekleyen bir anakartın, diğerini desteklemesi mümkün değildir. Buna ek olarak, her anakart da bir işlemci üreticisinin ürettiği her işlemciyi destekleyemez, o yüzden gereksinim duyduğunuz işlemciyle çalışabilecek bir anakart seçmelisiniz. Düşünmeniz gereken diğer bir etken, ne kadar RAM kullanmak isteyeceğinizdir. Anakartınızı alırken, bugün gereksinim duyacağınız RAM miktarının iki katını destekleyen bir anakart seçmeniz uygun olacaktır. Bu sayede gelecekte anakartınızı değiştirmeden bir RAM yükseltmesi yapma şansınız olur. Anakartı seçerken dikkat edeceğiniz bir diğer etken ekran kartıdır. Yüksek grafik kalitesine sahip programlar ya da oyunlarla ilgilenmeyecekseniz, anakartla bütünleşik bir ekran kartı sizin için yeterli olabilir ancak grafik kalitesi yüksek programlar için ayrı bir ekran kartı satın almanız daha uygun olabilir. Bu durumda, seçeceğiniz anakartın bu ekran kartını destekleyip desteklemeyeceğini kontrol edin (örneğin, ekran kartlarının daha çok takıldıkları slot olan AGP slotu var mı?).

23:53

İşlemci

Gönderen Ramazan ÇELİK


İşlemci Nedir ? Nasıl Çalışır ?
Tanımı
Kısaca CPU ( Central Process Unit ) yani Merkezi İşlem Birimi’dir. İşlemci için bilgisayarın beynidir diyebiliriz. Adından anlaşıldığı gibi bilgisayardaki işlemleri gerçekleştiren ve gerekli yerlere gönderen elemandır.Konuyu basitçe anlatmak gerekirse bilgisayar üzerinden yaptığımız herşey işlemciye muhakkak uğrar. Yani klavyedeki bir tuşa basmamız, fareyi hareket ettirmemiz birebir olarak işlemcide gerçekleşir.
Tarihçesi

41

İlk işlemciler belli işlemleri ve çoğu zamanda yalnızca tek bir işlemi gerçekleştirmek için üretilmişlerdir. Ancak üretilen bu işlemcilerin hem maliyeti çok yüksekti hem de yaptığı iş sınırlıydı. 1970′lerde mikroişlemcilerin üretilmesiyle işlemci tasarımları ve kullanım alanları oldukça değişti. İlk mikroişlemci Intel 4004′ün üretilmesi (1971) ve bunu takiben ilk geniş çaplı kullanım alanına sahip olan Intel 8080′nin üretilmesi (1974) ile merkez işlem birimini yürütme metodları tamamiyle değişim gösterdi ve gelişen teknoloji ile birlikte küçük boyutlu bilgisayarlar ve cep telefonlarının üretilmesi küçük bir işlemcinin geliştirilmesini zorunlu kıldı. Bu sayede işlemcilerin kullanım alanları genişledi ve hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Günümüzde işlemciler; otomobiller, cep telefonları, bilgisayarlar ve daha bir çok üründe kullanılmaktadır.
Mikroişlemciler Nasıl Çalışır ?

31
Mikroişlemcilerin yapısında milyonlarca transistör denilen yarı iletken malzeme bulunmaktadır.Elektrik sinyalleri bu transistörlerden geçer ve toplama, çarpma, çıkarma ve bölme gibi temel matematiksel işlemlere dönüştürülür.Bu işlemleri yapan bölüme ALU(Arithmetic Logic Unit) denir. Bunun dışında işlemcide veriyolları, çeşitli kontrol ve denetleme bileşenleri bulunur.
İşlemcinin Temel Bileşenleri
ALU (Aritmetik ve Mantıksal İşlem Birimi) : Mikroişlemcinin birinci derece önem taşıyan birimidir.Toplama, çıkarma, çarpma, bölme komutlarını dönüştürür. Alu’nun ne kadar fonksiyonu varsa işlemci o kadar değer kazanır.
Komut Çözücü (Instruction Decoder): İşlemcinin yapması gereken kodların icrası için gerekli işlemleri başlatır ve komutun çalıştırılması için gerekli işlemleri belirler.
Kaydediciler (Registers): Anabellekteki veriler işlenmek üzere merkezi işlem birimine taşınır burada verilerin işlenmesi sırasında geçici olarak kaydedicilerde bekletilirler.
Veriyolu (Bus): İşlemcinin diğer donanım birimleri ile bağlantısını sağlayan iletken elektriksel yollardır.

23:51

Ethernet Kartı

Gönderen Ramazan ÇELİK


Ethernet Kartı


Ethernet kartı, bilgisayar ağlarında Bilgisayarla Ağ arasında İletişimi sağlar. Anakartın Genişleme Yuvalarına takılır. Diz üstü bilgisayarlarda PC Card (PMCIA) soketine veya paralel porta bağlanır. Ethernet kartlarına Ağ kartı, Ağ arabirim kartı gibi isimlerde verilmektedir.

Ethernet kartı araciligiyla bilgisayar ağlarındaki bilgisayarlar arasında veri iletimi olur ve cihazlar diğer bilgisayarların kullanımı için paylaşıma açılabilir.

Ethernet kartlarının çıkışındaki bağlantı noktasına kablo bağlanarak, bilgiler kablo aracılığı ile diğer bilgisayarlara veya paylaşıma açık olan cihazlara iletilir.

Ethernet kartlarının çıkış noktaları RJ-45 veya BNC konektörlere uygun olarak tasarlanmıştır. RJ-45 Konektörler çift bükümlü kablolaları, BNC Konektörler Koaksiyel kabloları kullanır. Günümüzdeki ethernet kartları R-45 konektörlere uygun olarak üretilmektedir. Ayrıca bazı ankartlarda ethernet kartları anakarta Tümleşik olarak üretilmektedir (onboard).

Ethernet kartının Yapısı

Ethernet kartları Tak-Çalıştır özelliğine sahiptirler. Anakartaki slota katıldıktan sonra hiçbir yazılıma gerek duymadan çalışır. Ethernet kartlarının bu özelliğine tak Çalıştır denir.

MAC (Media Access Control) Adresi

Her bir ethernet kartında sadece o karta ait olan bir 48 bitlik numara vardır. Buna MAC adresi denir. MAC adresi üretici firma tarafından kartın rom belleğine üretim sırasında kaydedilir ve bu numara değiştirilemez. Bilgisayar ağlarında veri alış-verisi bu MAC adresleri kullanılarak yapılır. MAC adresi ile ethernet kartları birbirlerinden ayırt edilir. Enstitüsü Elektrik ve Elektronik Mühendisleri (IEEE) bilgisayar ağları ile ilgili ag
Standartları belirler. Ağ kartlarının mac adresleri IEEE tarafından belirlenip üretici FİRMALARA verilir.
CRC Hata Kontrolü

Yerel Ağda bir bilgisayar diğer bilgisayara veri yollamak istediğinde bu veri çerçeve (frame) denilen veri paketleri haline dönüştürür. Bilgisayar bu veride bazı hesaplamalar
yaparak bir üretir ve bu kodu verinin sonuna ekler kod. Bu koda CRC kodu denir. Veri diğer bilgisayara ulaştığında veri hesaplamalar yaparak veri paketini açar ve CRC kodunu Hesaplar. Hesaplanan CRC kodu ile gelen paketin CRC kodu aynı ise veri doğru iletilmiş demektir.

Ethernet ağlarında belli bir anda Ağ kablosunu hangi Bilgisayarın kullanacağı CSMA (Carrier Sense, Multiple Access / Collision Detection) tekniğiyle belirler. Bu teknikte paket gönderilmeden önce kablo kontrol edilir. Ağda bir iletişim yoksa iletişime izin verilir.

23:50

İŞletim Sistemleri

Gönderen Ramazan ÇELİK


İşletim sistemi

İşletim sistemi, bilgisayar donanımının Doğrudan denetimi ve yönetiminden, temel sistem işlemlerinden ve uygulama yazılımlarını çalıştırmaktan sorumlu olan sistem yazılımıdır.
İşletim sistemi, bütün diğer yazılımların belleğe, girdi / çıktı aygıtlarına ve KÜTÜK sistemine erişimini sağlar. Birden çok yazılım aynı anda çalışıyorsa, işletim sistemi onu yazılıma yeterli sistem Kaynağını ayırmaktan ve birbirleri ile çakışmamalarını sağlamaktan da sorumludur.
2005 yılı itibari ile, en yaygın olarak kullanılan işletim sistemleri iki ana grupta toplanabilir: Microsoft Windows grubu ve UNIX benzeri işletim sistemlerini içeren grup (bu grup içinde pek çok Unix versiyonu, Linux ve Mac OS sayılabilir).
UNIX, akademik çevrelerde ve sunucu olarak kullanılmaktayken, Windows ise evde ve ofislerde Masaüstünde tercih edilmektedir. Masaüstü bilgisayarlarında Windows, diğer işletim sistemlerinden çok daha yaygın olarak kullanılmaktadır ve çeşitli araştırmalar Windows'un Masaüstünde pazar payının% 90 ile% 98 arasında olduğunu göstermektedir. Linux sunucularda yaygın olarak kullanılmaktayken, evlere ve ofis masaüstlerine de yavaş yavaş girmektedir. UNIX'in ana kısımlarından yararlanan Mac OS ve onun öncülleri ise daha çok Masaüstü yayıncılıkta kullanılmaktadır.
Anabilgisayarlar ve Gömülü Sistemler ise çoğu Windows ve UNIX'le Doğrudan Bağlantısı olmayan pek çok değişik işletim sistemi kullanmaktadır.


Türleri ve terminoloji [değiştir]
Bir işletim sistemi, Kavramsal olarak, üç grupta toplanabilecek bileşenlerden oluşur: kullanıcı arayüzü (Bu bir grafik kullanıcı arayüzü ve / ya da komut Satırı yorumlayıcısı [ "kabuk"In da denir] olabilir), alt düzey sistem İşlevleri, ve bir Çekirdek. Çekirdek, işletim sisteminin kalbidir. Adından da anlaşılabileceği gibi, "kabuk", çekirdeğin çevresini sararken, donanımla iletişim kurmak da çekirdeğin işidir.
Donanım Çekirdek Kabuk Uygulamalar
Kimi işletim sistemlerinde kabuk ve çekirdek tümüyle ayrı bileşenlerken, kimilerinde bu ayrım yalnızca kavramsaldır.
Çekirdek tasarımları, () çekirdekler, mikro-çekirdekler ve ekzo-çekirdekler yekpare yekpare olarak üç ana gruba ayrılabilir. UNIX ve Windows gibi geleneksel ticari sistemler ve Linux gibi Daha Yeni Yaklaşımlar monolitik çekirdek kullanırken, QNX, BeOS, Windows NT gibi yeni sistemlerin çoğu mikroçekirdek yaklaşımını kullanır. Araştırma amacýyla geliştirilen işletim sistemlerinin çoğu da mikro-çekirdek kullanırlar. Ekzo-çekirdekler ise henüz araştırma aşamasındadır.

23:49

Kasa Çeşitleri

Gönderen Ramazan ÇELİK


KASA ÇEŞİTLERİ

Bilgisayar kasaları, içerisinde bilgisayarımızın anakartı, işlemcisi, ram bellekleri ve diğer kartlarının dış etkilerden korumak ve bu parçaları bir arada tutmak için kullanılan birimdir. Kasa, metal aksam ve 220 Volt şebeke gerilimini sistemin çalışabilmesi için gerekli olan 5 Volt ve 12 Volt doğru gerilim değerine dönüştüren güç kaynağı bölümünden oluşmaktadır. Mikroişlemci ve diğer donanım birimleriyle paralel olarak kasa çeşitlerinde de gelişmeler olmuştur.
1. Slim Line (İnce Kasa) : 286 bilgisayarlar ile çıktı monitör üzerine konur. İnce olması iyi ama yeterli genişleme imkanı yok ve iç iç havalandırma açısından uygun değil.


2. Desktop (kalın kasa) : 386 bilgisayarlar ile çıktı monitör üzerine konur. Geniş hava dolaşımı iyi ama çok yüksek, moniör üzerine konulunca ergonomik olmuyor.

3.- mini tower (küçük kasa) 486 ve pentium serilerinde çıktı kasa
- midi tower (orta boy kasa) monitörün yanında veya masanın
- Big tower (büyük boy kasa) altında dik durur.


4. ATX Kasa : Pentium II’lerle birlikte çıktı. Bu kasalarda güç kaynağı teknolojisi farklıdır.

* Eski kasalarda şekildeki gibi güç kaynağına enerji, bir anahtar yardımıyla verilir yada kesilir (tıpkı bir lambayı yakıp söndürür gibi)

ATX kasalarda ise güç kaynağı şebekeye sürekli olarak bağlıdır yani güç kaynağı sürekli olarak çalışmaktadır. Ancak burada iki durumda çalışma söz konusudur. 1- aktif durum yani sistemin çalıştırılması için gerekli gerilimlerin dönüştürüldüğü durum. 2 pasif durum yani sistemin çalışması için gerekli gerilim oluşturulmaz güç kaynağı sadece içerisinde bulunan elektronik anahtarı ateşlemeye yetecek kadar bir gerilim üretir.

23:47

Klavye ve Fare

Gönderen Ramazan ÇELİK


KLAVYE VE FARE

Klavye ve fare bilgisayar satın Alırken fazla özen göstermediğimiz bileşenlerdir. Ergonomik olmayan bir klavye yoğun kullanımlarda bilek rahatsızlığına bile yol açabilir. Farelerin de en büyük problemi Kirlenme sorunudur. Bu yüzden son zamanlarda scroll yerine optik Fareler daha Popülerlik kazanmaya başlamışlardır. Kablo karmaşasının azalması açısından kablosuz ancak şarjlı pillerle çalışan klavye ve Fareler de tercih edilebilir.

23:47

Modemler

Gönderen Ramazan ÇELİK


MODEM
Harici modem
Modem, bilgisayarların internete bağlantısını sağlayan ve bir bilgisayarı uzak mesafedeki bilgisayar(lara) bağlayan aygıttır.

Faks Modemler [değiştir]
Modemler veri iletimi için yapılmış olmalarına rağmen artık standart olarak faks iletişim özelliklerini de bünyelerinde barındırmaktadırlar. Başka bir faks cihazına ihtiyaç duymamaları yaygınlaşmalarını sağlamıştır. Bilgisayar ortamında yazılmış dosyalar veya çizimler kolayca yazılımlar vasıtasıyla istenen kişi veya kişilere fakslanabilir. Dış ortamlardan da bir metin ve çizimler alınabilir. Dışarıdan gelen fakslar eğer istenirse doğrudan yazıcıya yönlendirilir ve kağıda baskı yapılabilir.

Modemlerin Fax Özelliğini İçeren Bazı Terimler [değiştir]
CLASS L: Modemler standart Hayes-tipi AT yazılım komutlarıyla operasyonlarını yürütürler ve gelen faksları otomatik olarak alamazlar.
CLASS 2: Modemler donanım olarak faks kabiliyetine sahiptirler ve gelen sinyalin faks veya veri olduğunu kendileri tanırlar.

Faks Modem Türleri [değiştir]
Faks modemler hızlarına ve teknojik sınıflarına göre 4 guruba ayrılırlar;

GROUP 1'e dahil faks/modemler standart 8-1/2 "x11" sayfayı yaklaşık olarak 6 dakikada gönderir.
günde bir saatten fazla oynannmaz

GROUP 2'ye dahil faks/modemler standart 8-1/2 "x11" sayfayı yaklaşık olarak 3 dakikada gönderir.
GROUP 3'e dahil faks/modemler standart 8-1/2 "x11" sayfayı yaklaşak olarak 20 saniyede gönderir.
GROUP 4'e dahil faks/modemler gerçek birer şaheserdir ve 64000 bps gibi çok yüksek hızlarda çalışır.
Modem Terminolojisi [değiştir]
Senkron: Veri gönderimi yapılırken, belirli zaman dilimine bağlı olarak veri paketlerinin başına veya sonuna veri bit'leri eklenmez.
Asenkron: İletişim süreci. İletilem verihin boyutuına göre değişebilmektedir Karakterlerin transfer ediliş süreçleri değişken olduğundan dolanyı gönderici modem alıcı modeme karakterlerin başlangıç ve bitişini bildiren veri bitleri gönderir. Bu iletişime asenkron denir.
Duplex: Modemlerde bulunan bu özellik her iki yöne veri iletebilirler anlamına gelir.
Half Duplex: Veri iletişimi esnasında bir modem gönderir diğer modem alır. Aynı anda veri iletişimi yapılmaz.
Full Duplex: Modemler veri iletimini her iki yöne aynı anda yapabileceği anlamına gelir.
Flash ROM: Software ile güncellenebilen ROM lardır.
ISDN: (lmtegrated Services Digital NetvYork) Sayısal bir hat türüdür. Modem gerektirmez çünkü modülasyon işlemine savısal hatta gerek kalmaz. Modem yerine bir ISDN adaptörü kullanılır. ISDN hattında 3 kanal bulunur. 2 Ad B ve l Ad D B kanalı 64000 bps D kanalı ise 16000 bps veri iletebilir. D kanalı genelde kontrol içim kullanılır.
Hayes ESP (Enhnamced Serial Port): 16550 UART'ın sağlayacağı hız az gelirse bu kart kullanılır. Bu kart CPU üzerindeki tüm iletişim yükünü alacağından sistem daha yüksek performansa sahip oluyor.
ASCII Transfer: Sadece text dosyaları için kullanılan veri aktarma metodu.
X Modem: 128 byte paket kullanan hata kodu içeren sıkıştırilmış veri aktarım metodu. Metodun mikrodenetleyicilerde kullanmı için örnek bir uygulama XModemTur.pdf belgesinde yer alıyor.
Y Modem: 1024 byte paketler kullanıyor. Xmodem-l K da denilir.
Y Modem-g: Hata düzeltmeli modemler içim tasarlanımnıştır.
Z Modem: Daha büyük paket boyları ve kesilme durumunda kalınan yerden devam etmeyi destekleyen veri aktarım metodu.
Kermit: Kolombia Üniversitesi'nde geliştirilen aktarım metodu değişik tipte bilgisayarlar arasında iletişimde kullanılır.
Sealink: X Modem versiyonu aktarım gecikmelerini engellemek ıçin paket anahtarlamalı ağlarda kullanılır.
ASVD: (Analog Simultaneous Voice and Data) Aynı anda hem veri iıetişimi hem de karşı tarafla konuşma yapılabilir.
MNP: (Mikrokom NetVYorkimg Protokol) Mikrofon firması tarafında geliştirilmiş hata kontrol protokolü Harici Modemler Harici güç ünitesinden beslenirler.
Bilgisayarın seri çıkışından kablo ile bağlı olup sistemin veri yoluna ekstra yük getirmezler.
Herhangi kilitlenme esnasında kolayca reset edilebilirler.
Portatif oldukları için birden fazla terminale kolayca taşınabilirler.
Ön gösterge panelinden (LED veya LCD ekran) yaptığı işlemler takip edilebilir.
Herhangi bir sistem çakışmasına yol açmazlar.
Yazılım veya donanım tarafından kontrol edilebilir.

23:46

Monitörler

Gönderen Ramazan ÇELİK

Monitörler
izafet.Com - MoNitöRLeR HaKkINda...
Monitörler bilgisayar ile kullanıcı arasındaki görüntülü iletişimi sağlayan çıkış aygıtlarıdır.
CRT Monitörler

Bir monitörün en önemli parçası çeşitli elektronik devrelerle birlikte CRT (Chatode Ray Tube – Katot Işınlı Tüp) denilen havası boşaltılmış ve ön yüzeyi binlerce fosfor noktacığından (dot) oluşan koni şeklindeki tüptür.

Bu tüpün geniş tarafı dikdörtgen şeklindedir. Diğer dar tarafında ise elektron tabancası bulunur.

Tabanca içerisindeki katot levhaları tel ızgaralar ile ısıtılır ve tüp içerisinde serbestçe dolaşan elektron bulutu oluşturulur. Negatif kutuplandırılan katotlar ile pozitif kutuplandırılan ekranın dış yüzeyi arasında büyük bir gerilim farkı oluşur. Bu durumda katotlarda oluşan elektronlar dış yüzeye doğru fırlar.

Sabit olarak yerleştirilen odaklama elemanları bu elektronları bir araya getirerek bir ışın halinde ekran orta yüzeyinde odaklar. Bu ışını ekranın istenilen taraflarına yönlendirmek için elektron tabancasının etrafında yatay ve dikey saptırma bobinleri bulunur. İşte bu ışının ön yüzeyde gezdirilmesi suretiyle ortaya görüntüler çıkar.

Ekran kartından sinyal geldiği müddetçe bu ışın monitörün sol üst köşesinden başlayarak fosfor ile kaplı ön yüzeyi tarar. Burada fosfor kullanılmasının sebebi son nokta taranıncaya kadar resmi ekranda tutmak içindir.

Elektron demetinin ekranı saniyede kaç defa taradığı ekran kartı tarafından belirlenir. Bu değer saniyede 50 ile 120 arasında değişir. Bu değerler “tazeleme” frekansı olarak isimlendirilir. Değerin yüksek olması görüntü kalitesini ciddi ölçüde artıracaktır. Değer düşük olursa monitörde gözü yoran kıpraşımlar daha da fazla olacaktır.

Renkli monitörlerde renklerin oluşması için üç temel renk (kırmızı-yeşil-mavi) kullanılır. Her renk için elektron tabancası içerisinde bir ışın demeti oluşturan eleman vardır. Ayrıca ekran yüzeyi de üç ayrı renkten oluşan fosfor tabakasından oluşur. Bu tabakalar delikli bir maskenin arasından aydınlatılır. Hassas bir şekilde ayarlanan bu deliklerde her renge ait ışın demeti sadece o renge çarpar.

Monitördeki her nokta üç ayrı renkteki fosfor damlacığından oluşur. Bu üç fosfor damlacığı da bir araya gelerek “pixel” leri oluşturur. Birbirine en yakın aynı renkteki iki noktanın merkezleri arasındaki uzaklığa “dot pitch” denir. Nokta aralığı anlamına gelen bu ifadenin bu günkü değerleri 0.24 mm ile 0.28 mm arasında değişmektedir. Bu değerlerin küçük olması görüntü kalitesinin artması anlamına gelir.

23:45

Sabit Disk

Gönderen Ramazan ÇELİK


SABİT DİSK

Bilgisayarınızı güncel uygulamalara hazırlamanın ilk yolu doğru sabit disk kullanmaktır. Sabit disk için ilk unsur tabii ki kapasitesidir. Şu an piyasadaki en küçük Sabit Diskler 20GB depolama alanına sahiptirler. Yeni nesil oyunların hemen hemen çoğu 1 'er GB'lık boş alana ihtiyaç duyuyorlar. Video kameradan diske görüntü aktarmak ya da TV kartı ile görüntü yakalamak İstenirse 10GB bir boş alana ihtiyaç duyulacaktır. Bu durumda 20GB'lık sabit disk yeterli olmayacak ve piyasadaki daha büyük depolama alanı içeren Sabit Diskler devreye girecektir. Sabit Diskler verileri metal CD'yi andıran plakalar üzerinde saklarlar. Bu plakaların her iki yüzüne de veri yazılır. Veri yazma İşini plakaların her iki tarafında yer alan yazma Kafaları yapar. Sabit Diskin kapasitesinin artması metal plakalar üzerine daha yoğun bir şekilde veri yazılabilmesi anlamına gelmektedir.


Sabit Diskler için tercih edilebilecek farklı Arabirimler bulunmaktadır. Günümüzde masaüstü sistemlerde kullanılan sabit disklerin büyük çoğunluğunda ATA arabirimi bulunmaktadır. Paralel ATA, ATA/133 ve ATA/100 olarak ikiye ayrılmaktadır. 100 maksimum veri akış hızıdır verdiği 133 arabirimlerin saniyede ve. ATA/100, saniyede 100MB veri akışına ATA/133 ise saniyede 133MB veri akışına izin verir. Sabit disk üreticileri çoğunlukla ATA/100 'ü kullanmayı tercih etmektedirler. Çünkü, anakart üreticlerinin çoğu ATA/133 desteği sunmamaktadır. ATA/133 Sabit Diskler genellikle 133MB / s'lik veri akış hızı için yeterli bant genişliği bulamamaktadırlar. Sabit disklerde kullanılan ikinci SCSI 'dir arabirim. Bu arabirimi kullanan sürücülerin fiyatı oldukça yüksektir. SCSI, paralel ATA'ya göre daha üstündür ve yüksek Performansa ihtiyaç duyan güçlü sistemlerde kullanılırlar. Seri ATA (SATA) birimi ise son zamanlarda hızla yaygınlaşmaktadır. SATA saniyede 150 MB veri akışını desteklemektedir.SATA kabloları çok daha incedir. SATA arabirimini destekleyen bir sabit disk seçilirken, seçilen ana karta da dikkat edilmelidir. Çünkü,
standart IDE bağlantı noktalarına bağlamak mümkün değildir. ATA/133 'ün yaşadığı bant sorunu SATA için de geçerlidir.
Sabit disk için diğer önemli iki parametre dönüş hızı ve tampon bellektir. Dönüş hızı, metal plakaların sabit disk içinde 1 dakikadaki dönüş hızı olarak ifade edilebilir. birimi dakikada () ile gösterilir rpm dönme. Piyasadaki Sabit Diskler için 5400rpm 7,200 değerleri bulunmaktadır ve rpm. Dönüş hızı ne kadar yüksekse, okuma ve yazma hızı o kadar yükselir. Bu nedenle rpm'i yüksek sabit diskleri tercih etmekte Fayda vardır. 7200 rpm, standart bir kullanıcı için iyi bir seçim olacaktır. 10 bin ya da 15 bin dönüşlü Sabit Diskler ise daha çok sunucu tabanlı sistemlerde tercih edilir.
Tampon bellek ise sabit disk ile CPU arasındaki küçük bir köprüdür. İşlemci sabit diskten veri istediğinde bu önce sabit Diskin tampon belleğinde yazılır ve işlemciye buradan ulaştırılır ve veri akış hızı artar. Sabit disklerde 2MB'dan 8MB'a kadar farklı tampon bellekleri bulunmaktadır. Tampon bellek ne kadar yüksekse o kadar iyidir.

23:44

Bilgisayar Virüsleri

Gönderen Ramazan ÇELİK


Bilgisayar Virüsleri


--------------------------------------------------------------------------------


Bilgisayar virüsleri, çalıştığında bilgisayarınıza değişik şekillerde zarar verebilen bilgisayar programlarıdır. Ya da virüs kodları Eğer bu programlar, herhangi bir şekilde çalıştırılırsa, programlanma şekline göre bilgisayarınıza zarar vermeye başlar. Ayrıca, tüm virüs (bilinen adıyla virüsler), bir sistemde aktif hale geçirildikten sonra, çoğalma özelliğine sahiptir kodları.
Bilgisayar virüslerinin popüler bulaşma yollarından birisi, virüs kapmış bilgisayar programlarıdır. , Virüs kodu bir bilgisayar programına, Virüsü yazan (ya da YAYAN) kişi tarafından eklenir Bu durumda. Böylece, virüslü bu programları çalıştıran kullanıcıların Bilgisayarları "potansiyel olarak" virüs kapabilirler.
Özellikle internet üzerinde dosya arşivlerinin ne kadar sık kullanıldığını düşünürsek, tehlikenin boyutlerını daha da iyi anlayabiliriz. Virüslenmiş programı çalıştırıldığında, bilgisayar virüs kodu da, genellikle, Bilgisayarınızın hafızasına yerleşir ve potansiyel olarak zararlarına başlar.
Bazı virüsler, sabit diskinizin ya da disketlerinizin "boot sector" denilen ve bilgisayar her açıldığında ilk bakılan yer olan kısmına yerleşir. Bu durumda, Bilgisayarınız her açıldığında "virüslenmiş" olarak açılır. Benzer şekilde, kendini önemli sistem dosyalara vardır de (MSDOS ve Windows için COMMAND.COM gibi) kopyalayan virüsler. Genellikle onu Virüsün Cansu, Stoned, Michaelangelo, Brain, Einstein gibi bir adı vardır.


Neden bilgisayar virüsleri yapılır?
Biyolojik virüslerin aksine bilgisayar virüsleri kendi başlarına evrimleşemezler. Bilgisayar virüsleri ne kendiliğinden var olabilirler ne de yazılımlardaki hatalardan (bug) türeyebilirler. Programcılar ya da virüs yapma yazılımı kullanan kişiler tarafından üretilirler. Bilgisayar virüsleri ancak programlandığı etkinlikleri gerçekleştirmeye muktedirdir.
Virüs yazıcılarının zararlıyı üretme ve yayma amacı çok çeşitli nedenlere dayandırılabilir. Virüsler araştırma projeleri amaçlı , şaka amaçlı , belirli şirketlerin ürünlerine saldırmak amaçlı, politik mesajları yaymak amaçlı veya kimlik hırsızlığı, casus yazılım ve saklı virüs ile haraç kesme gibi yöntemlerle finansal kazanç sağlamak amaçlı yazılabilmektedir. Bazı virüs yazıcılar ürettiklerini sanat yapıtı olarak görmekte ve virüs yazmayı bir tür yapıcı hobi olarak tanımlamaktalar. Ek olarak birçok virüs yazıcısı, virüslerin sistemler üzerinde tahrip edici etkiler göstermesinden yana değildir. Çoğu yazıcı saldırdıkları işletim sistemini bir zihin egzersizi ya da çözülenmeyi bekleyen bir mantık sorusu olarak görmekte ve antivirüs yazılımlarına karşı oynanan kedi fare kovalamacasının kendilerini cezbettiğini belirtmekteler. Bazı virüsler iyi virüsler olarak addedilir. Bulaştıkları programları güvenlik açısından geliştirilmeye zorlar ya da diğer virüsleri silerler. Bu tür virüsler çok nadirdir ve sistem kaynaklarını kullanır, bulaştıkları sistemlere yanlışlıkla zarar verebilir ve bazen diğer zararlı kodların bulaşması ile virus taşıyıcı hale gelebilirler.
Zayıf yazılmış bir iyi virüs gene yanlışlıkla zarar veren forma dönüşebilir. Örneğin iyi bir virüs hedef dosyasını yanlış tanımlayabilir ve masum bir sistem dosyasını yanlışlıkla silebilir. Ek olarak, normalde bilgisayar kullanıcısının izni olmadan işlemektedir. Kendini sürekli çoğaltan kodlar ek problemlere de neden olduklarından iyi niyetli bir virusun , kendisini çoğaltmayan ve problemi halledebilecek geçerli bir programa kıyasla sorunu ne derece çözebileceği kuşku uyandırmaktadır. Kısaca virüs yazarları aleminin genelini belirtecek bir nitelemenin çıkarımı zordur.[3]
Birçok hukuk sahasında herhangi bir bilgisayar zararlısını yazmak suç sayılmaktadır.
Bilgisayar virüsleri diskler ve veri hatları gibi elektronik ortamlarla sınırlanmamıştır. Virüs, bir bilgisayardan diğer bilgisayara olan yoluna basılmış mürekkeple, insan gözündeki ışık ışınlarıyla, optik sinir iletileriyle ve parmak kas kasılmalarıyla devam edebilir. Bir virüs programının kodlarını basarak okuyucularının ilgisine sunan bir bilgisayar meraklıları dergisi geniş bir kesimce kınanmıştır. Aslında, virüs programları hakkında herhangi bir çeşit ‘Nasıl yapılır’ bilgisi yayınlanarak, belirli tip çocuksu zihinlerin virüs fikrine dikkatlerinin böylesine çekilmesi, haklı bir şekilde sorumsuz hareket olarak görülür.




Virüs Çeşitleri
Dosyalara bulaşan virüsler, genellikle, kullanıcının çalıştırdığı programlara bulaşır. Bazen, başka tür sistem dosyalarına da (. OVL. DLL,. SYS gibi) bulaşabilirler.
Programların virüslenmesi iki yolla olur; ya kodu Bilgisayarın hafızasına yerleşmiştir ve her program çalıştırılışında o programa bulaşır, ya da hafızaya yerleşmeden sadece "virüslü programı onu çalıştırılışında" etkisini gösterebilir virüs. Ancak, virüslerin çoğu, kendini Bilgisayarın hafızasına yükler.
Diğer bir grup ise Bilgisayarın ilk açıldığında kontrol ettiği özel sistem alanlarına (boot sector) ve özel sistem dosyalarına (command.com gibi) yerleşirler. Bazı virüsler, her iki şekilde de zarar verebilir.
Bazı virüsler, virüs arama programları tarafından saptanmamak için bazı gizlenme teknikleri kullanırlar (stealth virüsleri). Bazı tür virüsler ise, çalıştırıldığında kendine benzer başka virüsler üretir (polimorfik virüsler).
Virüslerin Zararları
Bilgisayar virüsleri, Ekranınıza mesajlar çıkararak çalışmanızı bölebilir sikici olabilir / engelleyebilir. / Veya Bilgisayarınızın hafızasını ve disk alanını kullanarak bu kaynaklara verimli olarak erişiminizi engelleyebilir. Kullandığınız Dosyaların içeriklerini bozabilir / silebilir. Kullandığınız bilgisayar Programlarını bozabilir, çalışmalarını yavaşlatabilir. Sabit diskinizin tamamını ya da önemli Dosyaların olduğu kısımlarını silebilir.
Virüsler, yalnızca PC'lere bulaşmaz; ancak en çok Dos ve Windows işletim sistemi ile çalışan PC'lere bulaştırlar. Macintosh virüsleri de bir hayli yaygındır. Unix işletim sistemi ile çalışan bilgisayarlarda, virüs bulaşma vakaları oldukça azdır.
Yoyılmo Yolları
Eskiden en popüler virüs bulaşma yolu, bir bilgisayardan diğerine "Disket" ile dosya aktarımı idi. Günümüzde ise, bilgisayar ağlarının oldukça yoğun kullanılması, herkese açık (anonim) dosya arşivleri ve internet üzerindeki popüler Etkileşimli ortamlar (IRC, ICQ, Web gibi) virüslü programların yayılması için oldukça uygun ortamlardır. Ayrıca, e-posta yoluyla gelen programların kontrolsüz Çalıştırılması da bir başka potansiyel tehlike olarak karşımızdadır.
Truva Atı (Trojan Horse)
Truva atı da aslında virüs ile eşdeğer. Tek farkı, ilk anda aldığınız programın yararlı birşeyler yaptığını sanıyorsunuz ancak zararlı olduğunu daha sonra anlıyorsunuz. Sözgelimi, sadece bir virüs bulaştırmak için yazılmış oyun programları vardır.
Düzyazı Dosyaları Güvende
Bazı virüsler, doğrudan veri dosyalarını bozabilirler. Birçok virüs,. DAT,. OVR,. DOC gibi çalıştırılabilir olmayan dosyaları hedef alıp bozabilmektedir. Ancak bilgisayar virüsleri de bir çeşit bilgisayar programı olduðundan, Virüsün yayılabilmesi için mutlaka virüs kodunun çalışması lazım. Bu yüzden, sözgelimi bir düzyazı içeren Dosyanın (metin) virüs taşıma ihtimali yok.
Makro Virüsü
Bazı programların, uygulama ile birlikte kullanılan "kendi yardımcı programlama dilleri" vardır. Sözgelimi, popüler bir kelime işlemci olan "MS Word", "Macro" adı verilen yardımcı paketlerle yazı yazma sırasında bazı işleri otomatik ve daha kolay yapmanızı sağlayabilir.
Programların bu özelliğini kullanarak yazılan virüslere "makro virüsleri" adı verilir. Bu virüsler, sadece hangi makro dili ile yazılmışlarsa o dosyaları bozabilirler. Bunun en popüler ve tehlikeli örneği "Microsoft Word" ve "Excel" makro virüsleri. Bunlar, ilgili uygulamanın makro dili ile yazılmış bir şekilde, bir kelime ya da excel kullanarak hazırladığınız dökümana yerleşir ve bu dökümana her girişinizde aktif hale geçer.
Makro virüsleri, ilgili programların kullandığı bazı tanımlama dosyalarına da bulaşmaya (Normal.dot gibi) çalışır. Böylece o programla oluşturulan her Döküman virüslenmiş olur.
Virüslerin Tespiti
Eğer bilgisayarınıza virüs bulaşmışsa, bu durumda bilgisayarınızda olağan dışı bazı durumlar gözlemleyebilirsiniz. Bazı virüsler, isimleri ile ilgili bir mesajı ekranınıza getirebilir. Bazıları, makinanızın çalışmasını ya da kullanılabilir hafızanızı azaltır yavaşlatabilir. Bu son iki sebep, sırf virüs yüzünden olmasa da gene de şüphelenmekte fayda var.
Bilgisayarınızın virüs kapıp kapmadığını saptayan "anti-virüs" programları da var. Bu programlar, Bilgisayarınızın virüs onun tarafını (hafıza, boot sector, çalıştırılabilir programlar, Dökümanlar) tararlar kapabilecek. Bu programlar, kendi veritabanlarındaki virüslerin imzalarını (Virüsün çalışmasını saglayan bilgisayar programı parçası) bilgisayarınızda ararlar. Programlarınızı, virüs olabilecek zararlı kodlara karşı analiz edebilirler.
Günümüzdeki popüler anti-virüs Programlarının veri tabanlarında onbinlerce virüs imzası ve bunların varyantları vardır. Bu veri tabanları, yeni çıkan virüsleri de ekleyerek sık aralıklarla güncellenir.
Bütün programları 3 temel işleve sahiptir virüs; virüs arama-bulma, temizleme ve Bilgisayarınızı virüslerden korumak için bir koruyucu kalkan oluşturma (virüs shielder).
Virüs kalkanları, Bilgisayarınız her açıldığında kendiliğinden devreye giren çalıştırdığınızda onu yeni programı ve, bilgisayarınıza kopyaladığınızda bunları kontrol eden ve tanımlayabildiği virüs bulursa sizi uyaran ve virüs temizleme modülünü harekete geçirebilen araçlardır.
E-Postalar
Sadece düz yazı içeren bir e-postayı okumakla sisteminize virüs bulaşmaz. Eğer aldığınız e-posta ile birlikte bir "attachment" (eklenmiş dosya) varsa (eklenmiş dosya, herhangi bir çalıştırılabilir () dosya olabilir) executible, mailinizi okuyup gelen dosyayı diskinize saklamakla "o dosya virüslü dahi olsa" yine virüs bulaşmaz. Tabii, eklenmiş dosyayı çalıştırırsanız ve o dosya da virüslü ise, sisteminize virüs bulaşabilir.
Web Siteleri
Web Sayfalarını oluşturmada kullanılan HTML, sabit diske yazma / silme gibi işlemlerin yapılmasına izin vermez. Bunun yanında, web sayfalarında çok kullanılan Java ve JavaScript ile yazılmış web uygulamaları da kesinlikle hiçbirşey yazmaz, hiçbirşeyi silmez diskinize. Ancak, rastladığınız programları alıp, kontrolsüz çalıştırırsanız o zaman durum değişir.

23:43

Yazıcılar

Gönderen Ramazan ÇELİK

Karakter Yazıcılar [değiştir]
Karakter yazıcı
Daktilo makinesi benzeri olan bu tür ilk yazıcı türüdür. Karakterlerin daktilodaki gibi baskı Şeridi üzerinden baskı ortamına aktarılması yöntemi ile çalışırlar. İlk örnekleri tamamen daktilo yapısında olan bu tür yazıcıların daha sonraları bir Satırı bir defada basan, üzerinde tüm yazı karakterlerinin yer aldığı döner silidirlerin bulunduğu türleri de üretilmiştir. Karmaşık elektromekanik Yapıları, düşük hızları ve sınırlı grafik baskı yetenekleri nedeniyle günümüzde kullanılmamaktadırlar.

Nokta Vuruşlu Yazıcılar [değiştir]
Nokta Vuruşlu yazıcı
Matris şeklinde düzenlenmiş baskı iğnelerini bilgisayardan gelen veriler doğrultusunda elektromıknatıs yardımıyla kağıt ile yazıcı kafası arasında gergin duran şeride nokta vurarak baskı yapan yazıcılardır.
Sınırlı çözünürlük ve grafik yetenekleri, sesli çalışmaları, düşük hızları gibi olumsuz özellikleri olan bu tür Yazıcılar, sadece harf ve rakamlardan Oluşan baskı gereksinimi olan muhasebe kayıtlarının basılması gibi işlerde halen kullanılırlar.

Mürekkep Püskürtmeli Yazıcılar [değiştir]
Püskürtmeli bir yazıcının içi
Bu tip yazıcıların çalışma ilkesi genel olarak Nokta Vuruşlu Yazıcılar ile aynıdır. Vurma noktalarının yerini yüksek hızla baskı ortamına püskürtülen Boyar madde alır. Yarı iletken teknolojisindeki gelişmeler bu tür yazıcıların baskı çözünürlüğünü yüksek düzeylere çıkarmıştır. Günümüzde en yüksek baskı çözünürlüğüne sahip Yazıcılar bu tür yazıcılardır. Bu tür Yazıcılar diğerlerine göre oldukça sessiz ve daha küçük yapıdadırlar.
Bu tür Yazıcılarda, matris biçiminde düzenlenmiş çok sayıda püskürtme memesine sahip olan yarıiletken baskı Kafaları kullanılır. Kullanılan püskürtme yöntemine göre; piezoelektrik, ısıl ve sürekli türleri vardır.
Püskürtme memeleri

Isıl püskürtücülü Yazıcılar [değiştir]
Yazıcı kafasında bulunan püskürtme odalarında yaklaşık 300 ° C 'ye kadar, Oluşan küçük patlama ile yüksek bir hızla (100 km / saat) kağıda püskürür damlacığı buharlaşıp Mürekkep ısıtılan. Isıtma gerekliliği nedeniyle bu tür baskıda su bazlı Mürekkepler kullanılır. Japon Canon firmasının Mürekkep püskürtmeli, Bubblejet Yazıcıları bu biçimde çalışırlar.
Az sayıda baskı yapan İşletmeler ve ev kullanıcıları tarafından yaygın olarak bu tür kullanılır.

Piezoelektrik püskürtücülü Yazıcılar [değiştir]
Bu tür Yazıcılarda Mürekkep püskürtme, piezoelektrik Kristal püskürtme memeleri ile yapılır. Püskürtme işlemi uyarılan KRİSTALİN titreşerek mürekkebi püskürtmesi biçiminde yapılır.
Bu türde, ısıtma gerekliliğinin olmaması, kullanılacak mürekkep türü konusunda herhangi bir sınırlamaya neden olmaz.
Epson firması ürettiği püskürtmeli Yazıcılarda bu yöntemi kullanır. Ticari ve endüstriyel uygulamalarda genellikle bu tür Mürekkep Püskürtmeli Yazıcılar kullanılmaktadır.

Sürekli Püskürtmeli Yazıcılar [değiştir]
Bu yöntemle çalışan Yazıcılar genellikle ürün kutuları vs üzerine baskı yapmakta kullanılırlar. Görece uzak mesafelerden püskürtme yapılabilmesi; son kullanma tarihi, gibi bilgilerin ürün kutuları üzerine kolaylıkla yazılabilmelerini sağlar hiçbir seri.
Bu tür Yazıcılarda, basınçlandırılmış Mürekkep Durgun elektrik ile yönlendirilerek mikroskopik bir memeden baskı ortamına gönderilir.Günümüzde genellikle cola şişeleri, süt paketleri ve kutuları üzerinde görülür.Sistemin kısaltılmış adı CIJ dir.Yaklaşık bir saniyede kuruyan hemen hemen her yüzeye tutunabilen özel mürekkebi vardır.Dropjet Yazıcılar bu şekilde çalışırlar Konserve

Lazer Yazıcılar [değiştir]
Lazer yazıcı
Son geliştirilen yazıcı türüdür. Sessiz, yüksek baskı kalitesine sahip ve diğer yazıcılara göre daha hızlıdır. Temel olarak fotokopi makinesine benzer bir baskı tekniği kullanırlar. Fotokopi makinesi ile lazer yazıcıyı birbirinden ayıran özellik; baskı kaynağının bilgisayardan gelen sayısal kodlarının olmasıdır.
Bilgisayardan gelen Sinyaller lazer yardımı ile ışığa duyarlı baskı silindiri (davul-drum) üzerine çizilir. Bu işlem baskı silindirinin çizilen bölgelerinin durgun elektrikle yüklenmesini sağlar. Silindir üzerindeki durgun elektrikel yüklü alanlara baskı tozu parçacıkları (Toner) Yapışır. Yapışan baskı tozu, dönmekte olan baskı silidiri tarafından baskı ortamına (genellikle kağıt) aktarılır. Baskı tozunun baskı ortamına sabıtlenmesi için baskı ortamı 100-150 ° C civarında sıcaklığı olan Sabitleme silindirleri arasından hızla geçirilir ve hava üflenerek soğutulurak baskı işlemi tamamlanır.
Son yýllarda renkli baskı yapabilen türleri de üretilen lazer Yazıcılar, hızlı ve hesaplı olmaları nedeni ile ticari ve ticari olmayan kullanıcılar tarafından yaygın olarak kullanılırlar.
Daha çok fotokopi gibi çoğaltma işlemlerinde kullanılır.

Isıl Yazıcılar [değiştir]
Isıl yazıcı
Isıya duyarlı kağıt üzerine baskı yapan yazıcılardır. Faks cihazlarında kullanılan yöntemle çalışırlar.
Isıl Yazıcılarda, bilgisayardan gelen Sinyaller ile kontrol edilen Çizgisel dizili ısıtıcı elemanları, üzerlerinden (altlarından) geçen ısıya duyarlı kağıda dokunarak ya da Şerit üzerindeki mürekkebin ısı ile malzeme üzerine aktarılması tekniğine göre çalışır, ısıtarak baskı yaparlar.
Hızlı ve sessizdirler, saklanması her zaman gerekli olmayan ve yüksek baskı kalitesi gerektirmeyen; ATM çıktıları, biletler vb. baskı işlerinde kullanılırlar.

Blog Hakkında Yorumunuz