Bilgisayar, elektrik enerjisiyle çalışan elektronik bir makinedir. Kendisine verilen bilgileri alır, saklar, üzerinde işlemler yapar. Gerektiğinde bu bilgileri yazıcı gibi birimlerle çıktı olarak verir. En basit tanımla bilgisayar, kendisine verilen bilgileri kullanarak yeni bilgiler elde eden makinedir. Bilgisayar tanımının esnekliği ve zaman içerisindeki değişim süreci dolayısıyla ilk bilgisayarı saptamak pek mümkün değildir. Geçmişte bilgisayar olarak bilinen birçok aygıt günümüz ölçütlerine göre bu tanımı hak etmemektedirler. Başlangıçta bilgisayar sözcüğü hesaplama sürecini kolaylaştıran nesnelere verilen bir ad konumundaydı. Bu ilk dönemin bilgisayar örnekleri arasında sayı boncuğu (abaküs) ve AntiKitira Makinesi (M.Ö. 150-100) sayılabilir. Yüzyıllar sonra, Ortaçağ sonundaki yeni bilimsel keşifler ışığında, Avrupalı mühendisler tarafından geliştirilen bir dizi makinesel hesaplama aygıtlarının ilki ise, Wilhelm Schickard‘a (1623) aittir. Bir bilgisayar iki temel birimden oluşur. Birincisi, Donanım: Bilgisayarın gözle görülen birimlerden olup klavye, ekran, maus, yazıcı, kablolar, kasa, elektronik devreler ve benzeri kısımlardan oluşur. Bir bilgisayarın donanım sistemini oluşturan temel birimler şunlardır: Aritmetik ve mantık birimi, kontrol birimi, bellek, giriş ve çıkış birimleridir. İkincisi, Yazılım: Bilgisayarın donanımını kullanabilmek ve bilgisayarı çalıştırabilmek için kullanılan programlar topluluğudur. Bilgisayarın elektronik birimleri kasanın içinde bulunur. Kasaların bazıları dik, bazıları da yatay olarak tasarlanmıştır. Kasanın, bilgisayar parçalarının yerleştirebileceği büyüklükte olması gerekir. Bilgisayarın tarihçesine baktığımızda; dört temel işlemi gerçekleştirmek amacıyla kullanılan abaküs, basit bir alet olmasına rağmen, bilgisayarın başlangıcı olarak ifade edilir. Bilgisayara veri girişi işlemlerinde, günlük hayatta kullanılan harf ve rakam gibi sembollerden yararlanılır. Bilgisayar bunları kendi anlayacağı şekle dönüştürür, bilgisayarda kapasite depolama birimi byte olarak ifade edilir. Fransız Pascal, 1642 senesinde vergi tahsildarı babasına, yardımcı olacağını düşündüğü bir makine geliştirdi. Küçük tekerlekler biraz çevirilince, toplama veya çıkarma işlemleri otomatik olarak yapılabiliyordu. Ancak geçimlerini saatler alan hesap işlerinden kazanan kâtipler, Pascal’ın makinesini bir rakip olarak gördüler ve ona hiç iltifat etmediler. Bir süre sonra Alman matematikçisi Wilhelm, bu makineye çarpma ve bölme işlemlerini yapabilme yeteneğini kattı. Wilhelm’e göre değerli insanlar, tıpkı esirler gibi hesaplama işinde saatler kaybetmeye layık değillerdi. 1948 yılında transistörlerin kullanımıyla bilgisayarların ağırlıkları azaltılmaya, hacimleri küçültülmeye, bellek kapasiteleri ve hızları artırılmaya başlanmıştır. 1963 yılından sonra birden fazla transistörün birleştirilerek entegre devrelerin bulunması, bilgisayarın gelişimini daha da hızlandırmıştır. Bilgisayar alanında kısa sürede yaşanan bu önemli gelişmeler sayesinde, tonlarca ağırlıkta, yavaş işlevi yapabilen modellerden, milyonlarca işlemi çok kısa sürede yapabilen, lap-top (elde taşınabilen) ve hatta cebe girebilen modeller geliştirilmiştir. 1946 yılından sonra bilgisayarları dört kuşak olarak ele alabiliriz. Birinci Kuşak Bilgisayarlar: 1946-56 yılları arasında vakumlu tüpler kullanılan bilgisayarlardır. İkinci Kuşak Bilgisayarlar: 1957-63 yılları arasında tüplerin yerine transistörlerin kullanıldığı bilgisayarlardır. Üçüncü Kuşak Bilgisayarlar: 1964-79 yılları arasında kullanılan entegre devrelerin kullanıldığı bilgisayarlar. Dördüncü Kuşak Bilgisayarlar: 1980’den sonra transistörlerin yerine mikrociplerin kullanıldığı bilgisayarlardır. Bu gün kullandığımız bilgisayarlar bu kuşağa aittir. Ancak her gün yenilikler eklenmekte, bilgisayarların çalışma hızı ve kapasitesi arttırılmaktadır. Bu yıllarda Amerikan ve Japon teknolojilerinin elektronik ve küçültme alanındaki ürünü olan ev bilgisayarları ortaya çıktı. Günümüzde,1990’lardan başlayarak bilgisayar teknolojisine egemen olması beklenen beşinci kuşak bilgisayarlara doğru bir ilerleme görülüyor. Çok daha güçlü olacağı düşünülen bu bilgisayarlar büyük ihtimalle, bugünkülere göre daha fazla insan beynine benzer bir biçimde çalışacaklar. Bunun için de kendi deneyimlerinden öğrenebilmeleri gerekecek. Beşinci kuşak bilgisayarlar insanlarla konuşabilecek, onları dinleyebilecek ve belki de düşüncelerini de anlayabilecekler. Böylece bilgisayarlar yapay zekalarını daha da geliştirebilecekler. "Düşünen" bilgisayarların yardımıyla, robotlar bizim için daha çok iş yaparak, çeşitli alanlardaki uzmanların bilgileri bir araya getirilerek "uzman sistemler" üretebilecek. Bu tür sistemler, birleştirilmiş uzmanlık bilgilerini, problemleri çözmek için kullanacaklar. Bütün bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, neden bir "bilgisayar devrimi"nden söz edildiği daha iyi anlaşılabilir.
-
-
-
-
-
-
Bir ağ, birbirlerine bir kabloyla bağlanmış ve bu sayede bilgi alışverişinde bulunabilen birden fazla bilgisayardan oluşur.Bilgisayarlar arası bilgi alışve...15 yıl önce
-
-
-
Bu Blogda Ara
Blog Listem
İzleyiciler
Hakkımda
- ***Doğruluk sonsuzluğun güneşidir. Nasıl olsa doğar. -Wendell Phillips
- ***Yirmi yaşındaki bir insan, dünyayı değiştirmek ister . Yetmiş yaşına gelince , yine dünyayı değiştirmek ister, ama yapamayacağını bilir. -Clarence S.Darrow
- ***Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır. -Bertolt Brecht
- ***Aşk bir kadının yaşamının tüm öyküsü, erkeğin ise yalnızca bir serüvenidir. Madama de Stael
- ***Herşeyi denerim; ama yapabildiklerimi yaparım. -Herman Melville
- ***Acınmaktansa kıskanılmak dana iyidir. -Heredot
- ***Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır. -Tagore
Blog Arşivi
Bağlantılar
GAZETELER
ÖZLÜ SÖZLER
ANA KART
Anakart nedir? Her ne kadar genellikle bilgisayara özgü bir parça olarak da bilinse, anakartlar televizyonlardan bilgisayarlara kadar bir yelpazede değişik elektronik cihazlarda bulunmaktadır. Basit bir şekilde ifade edecek olursak, anakart bilgisayarınızın bütün parçalarının ve çevre birimlerinin bağlandığı ve bu birimlerin arasındaki iletişimi sağlayan elektronik devredir. Anakart, bilgisayarı ilk açtığınızda çalışan yazılım olan BIOS'u (Basic Input/Output System) barındırır. Diğer parçalar doğrudan üzerine "takılır" (İşlemci, RAM, sabit sürücü, ekran kartı gibi).
Anakartlar arasında ne farklar vardır? : Piyasada değişik marka ve türlerde pek çok anakart vardır, peki doğru anakartı nasıl seçeceksiniz? Değişik anakartlar değişik parçaları değişik şekillerde desteklemektedirler. Bu nedenle, kuracağınız sistemin genel gereksinimlerini belirlemeniz, doğru anakartı seçebilmeniz için önemlidir.
Anakartınızı seçerken : Her şeyden önce, alacağınız anakart, alacağınız kasanın içine sığmalıdır, bu yüzden kasayı ve anakartı, boyutları birbirine uyacak şekilde seçmelisiniz. Sıradaki soru, anakartınızın ne tür işlemcileri destekleyeceğidir. Intel ve AMD, en büyük iki işlemci üreticisidir ve ürettikleri işlemciler fiziksel olarak farklı yapılara sahip olduklarından, birini destekleyen bir anakartın, diğerini desteklemesi mümkün değildir. Buna ek olarak, her anakart da bir işlemci üreticisinin ürettiği her işlemciyi destekleyemez, o yüzden gereksinim duyduğunuz işlemciyle çalışabilecek bir anakart seçmelisiniz. Düşünmeniz gereken diğer bir etken, ne kadar RAM kullanmak isteyeceğinizdir. Anakartınızı alırken, bugün gereksinim duyacağınız RAM miktarının iki katını destekleyen bir anakart seçmeniz uygun olacaktır. Bu sayede gelecekte anakartınızı değiştirmeden bir RAM yükseltmesi yapma şansınız olur. Anakartı seçerken dikkat edeceğiniz bir diğer etken ekran kartıdır. Yüksek grafik kalitesine sahip programlar ya da oyunlarla ilgilenmeyecekseniz, anakartla bütünleşik bir ekran kartı sizin için yeterli olabilir ancak grafik kalitesi yüksek programlar için ayrı bir ekran kartı satın almanız daha uygun olabilir. Bu durumda, seçeceğiniz anakartın bu ekran kartını destekleyip desteklemeyeceğini kontrol edin (örneğin, ekran kartlarının daha çok takıldıkları slot olan AGP slotu var mı?).
İşlemci Nedir ? Nasıl Çalışır ?
Tanımı
Kısaca CPU ( Central Process Unit ) yani Merkezi İşlem Birimi’dir. İşlemci için bilgisayarın beynidir diyebiliriz. Adından anlaşıldığı gibi bilgisayardaki işlemleri gerçekleştiren ve gerekli yerlere gönderen elemandır.Konuyu basitçe anlatmak gerekirse bilgisayar üzerinden yaptığımız herşey işlemciye muhakkak uğrar. Yani klavyedeki bir tuşa basmamız, fareyi hareket ettirmemiz birebir olarak işlemcide gerçekleşir.
Tarihçesi
41
İlk işlemciler belli işlemleri ve çoğu zamanda yalnızca tek bir işlemi gerçekleştirmek için üretilmişlerdir. Ancak üretilen bu işlemcilerin hem maliyeti çok yüksekti hem de yaptığı iş sınırlıydı. 1970′lerde mikroişlemcilerin üretilmesiyle işlemci tasarımları ve kullanım alanları oldukça değişti. İlk mikroişlemci Intel 4004′ün üretilmesi (1971) ve bunu takiben ilk geniş çaplı kullanım alanına sahip olan Intel 8080′nin üretilmesi (1974) ile merkez işlem birimini yürütme metodları tamamiyle değişim gösterdi ve gelişen teknoloji ile birlikte küçük boyutlu bilgisayarlar ve cep telefonlarının üretilmesi küçük bir işlemcinin geliştirilmesini zorunlu kıldı. Bu sayede işlemcilerin kullanım alanları genişledi ve hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Günümüzde işlemciler; otomobiller, cep telefonları, bilgisayarlar ve daha bir çok üründe kullanılmaktadır.
Mikroişlemciler Nasıl Çalışır ?
31
Mikroişlemcilerin yapısında milyonlarca transistör denilen yarı iletken malzeme bulunmaktadır.Elektrik sinyalleri bu transistörlerden geçer ve toplama, çarpma, çıkarma ve bölme gibi temel matematiksel işlemlere dönüştürülür.Bu işlemleri yapan bölüme ALU(Arithmetic Logic Unit) denir. Bunun dışında işlemcide veriyolları, çeşitli kontrol ve denetleme bileşenleri bulunur.
İşlemcinin Temel Bileşenleri
ALU (Aritmetik ve Mantıksal İşlem Birimi) : Mikroişlemcinin birinci derece önem taşıyan birimidir.Toplama, çıkarma, çarpma, bölme komutlarını dönüştürür. Alu’nun ne kadar fonksiyonu varsa işlemci o kadar değer kazanır.
Komut Çözücü (Instruction Decoder): İşlemcinin yapması gereken kodların icrası için gerekli işlemleri başlatır ve komutun çalıştırılması için gerekli işlemleri belirler.
Kaydediciler (Registers): Anabellekteki veriler işlenmek üzere merkezi işlem birimine taşınır burada verilerin işlenmesi sırasında geçici olarak kaydedicilerde bekletilirler.
Veriyolu (Bus): İşlemcinin diğer donanım birimleri ile bağlantısını sağlayan iletken elektriksel yollardır.
Ethernet Kartı
Ethernet kartı, bilgisayar ağlarında Bilgisayarla Ağ arasında İletişimi sağlar. Anakartın Genişleme Yuvalarına takılır. Diz üstü bilgisayarlarda PC Card (PMCIA) soketine veya paralel porta bağlanır. Ethernet kartlarına Ağ kartı, Ağ arabirim kartı gibi isimlerde verilmektedir.
Ethernet kartı araciligiyla bilgisayar ağlarındaki bilgisayarlar arasında veri iletimi olur ve cihazlar diğer bilgisayarların kullanımı için paylaşıma açılabilir.
Ethernet kartlarının çıkışındaki bağlantı noktasına kablo bağlanarak, bilgiler kablo aracılığı ile diğer bilgisayarlara veya paylaşıma açık olan cihazlara iletilir.
Ethernet kartlarının çıkış noktaları RJ-45 veya BNC konektörlere uygun olarak tasarlanmıştır. RJ-45 Konektörler çift bükümlü kablolaları, BNC Konektörler Koaksiyel kabloları kullanır. Günümüzdeki ethernet kartları R-45 konektörlere uygun olarak üretilmektedir. Ayrıca bazı ankartlarda ethernet kartları anakarta Tümleşik olarak üretilmektedir (onboard).
Ethernet kartının Yapısı
Ethernet kartları Tak-Çalıştır özelliğine sahiptirler. Anakartaki slota katıldıktan sonra hiçbir yazılıma gerek duymadan çalışır. Ethernet kartlarının bu özelliğine tak Çalıştır denir.
MAC (Media Access Control) Adresi
Her bir ethernet kartında sadece o karta ait olan bir 48 bitlik numara vardır. Buna MAC adresi denir. MAC adresi üretici firma tarafından kartın rom belleğine üretim sırasında kaydedilir ve bu numara değiştirilemez. Bilgisayar ağlarında veri alış-verisi bu MAC adresleri kullanılarak yapılır. MAC adresi ile ethernet kartları birbirlerinden ayırt edilir. Enstitüsü Elektrik ve Elektronik Mühendisleri (IEEE) bilgisayar ağları ile ilgili ag
Standartları belirler. Ağ kartlarının mac adresleri IEEE tarafından belirlenip üretici FİRMALARA verilir.
CRC Hata Kontrolü
Yerel Ağda bir bilgisayar diğer bilgisayara veri yollamak istediğinde bu veri çerçeve (frame) denilen veri paketleri haline dönüştürür. Bilgisayar bu veride bazı hesaplamalar
yaparak bir üretir ve bu kodu verinin sonuna ekler kod. Bu koda CRC kodu denir. Veri diğer bilgisayara ulaştığında veri hesaplamalar yaparak veri paketini açar ve CRC kodunu Hesaplar. Hesaplanan CRC kodu ile gelen paketin CRC kodu aynı ise veri doğru iletilmiş demektir.
Ethernet ağlarında belli bir anda Ağ kablosunu hangi Bilgisayarın kullanacağı CSMA (Carrier Sense, Multiple Access / Collision Detection) tekniğiyle belirler. Bu teknikte paket gönderilmeden önce kablo kontrol edilir. Ağda bir iletişim yoksa iletişime izin verilir.
İşletim sistemi
İşletim sistemi, bilgisayar donanımının Doğrudan denetimi ve yönetiminden, temel sistem işlemlerinden ve uygulama yazılımlarını çalıştırmaktan sorumlu olan sistem yazılımıdır.
İşletim sistemi, bütün diğer yazılımların belleğe, girdi / çıktı aygıtlarına ve KÜTÜK sistemine erişimini sağlar. Birden çok yazılım aynı anda çalışıyorsa, işletim sistemi onu yazılıma yeterli sistem Kaynağını ayırmaktan ve birbirleri ile çakışmamalarını sağlamaktan da sorumludur.
2005 yılı itibari ile, en yaygın olarak kullanılan işletim sistemleri iki ana grupta toplanabilir: Microsoft Windows grubu ve UNIX benzeri işletim sistemlerini içeren grup (bu grup içinde pek çok Unix versiyonu, Linux ve Mac OS sayılabilir).
UNIX, akademik çevrelerde ve sunucu olarak kullanılmaktayken, Windows ise evde ve ofislerde Masaüstünde tercih edilmektedir. Masaüstü bilgisayarlarında Windows, diğer işletim sistemlerinden çok daha yaygın olarak kullanılmaktadır ve çeşitli araştırmalar Windows'un Masaüstünde pazar payının% 90 ile% 98 arasında olduğunu göstermektedir. Linux sunucularda yaygın olarak kullanılmaktayken, evlere ve ofis masaüstlerine de yavaş yavaş girmektedir. UNIX'in ana kısımlarından yararlanan Mac OS ve onun öncülleri ise daha çok Masaüstü yayıncılıkta kullanılmaktadır.
Anabilgisayarlar ve Gömülü Sistemler ise çoğu Windows ve UNIX'le Doğrudan Bağlantısı olmayan pek çok değişik işletim sistemi kullanmaktadır.
Türleri ve terminoloji [değiştir]
Bir işletim sistemi, Kavramsal olarak, üç grupta toplanabilecek bileşenlerden oluşur: kullanıcı arayüzü (Bu bir grafik kullanıcı arayüzü ve / ya da komut Satırı yorumlayıcısı [ "kabuk"In da denir] olabilir), alt düzey sistem İşlevleri, ve bir Çekirdek. Çekirdek, işletim sisteminin kalbidir. Adından da anlaşılabileceği gibi, "kabuk", çekirdeğin çevresini sararken, donanımla iletişim kurmak da çekirdeğin işidir.
Donanım ↔ Çekirdek ↔ Kabuk ↔ Uygulamalar
Kimi işletim sistemlerinde kabuk ve çekirdek tümüyle ayrı bileşenlerken, kimilerinde bu ayrım yalnızca kavramsaldır.
Çekirdek tasarımları, () çekirdekler, mikro-çekirdekler ve ekzo-çekirdekler yekpare yekpare olarak üç ana gruba ayrılabilir. UNIX ve Windows gibi geleneksel ticari sistemler ve Linux gibi Daha Yeni Yaklaşımlar monolitik çekirdek kullanırken, QNX, BeOS, Windows NT gibi yeni sistemlerin çoğu mikroçekirdek yaklaşımını kullanır. Araştırma amacýyla geliştirilen işletim sistemlerinin çoğu da mikro-çekirdek kullanırlar. Ekzo-çekirdekler ise henüz araştırma aşamasındadır.
KASA ÇEŞİTLERİ
Bilgisayar kasaları, içerisinde bilgisayarımızın anakartı, işlemcisi, ram bellekleri ve diğer kartlarının dış etkilerden korumak ve bu parçaları bir arada tutmak için kullanılan birimdir. Kasa, metal aksam ve 220 Volt şebeke gerilimini sistemin çalışabilmesi için gerekli olan 5 Volt ve 12 Volt doğru gerilim değerine dönüştüren güç kaynağı bölümünden oluşmaktadır. Mikroişlemci ve diğer donanım birimleriyle paralel olarak kasa çeşitlerinde de gelişmeler olmuştur.
1. Slim Line (İnce Kasa) : 286 bilgisayarlar ile çıktı monitör üzerine konur. İnce olması iyi ama yeterli genişleme imkanı yok ve iç iç havalandırma açısından uygun değil.
2. Desktop (kalın kasa) : 386 bilgisayarlar ile çıktı monitör üzerine konur. Geniş hava dolaşımı iyi ama çok yüksek, moniör üzerine konulunca ergonomik olmuyor.
3.- mini tower (küçük kasa) 486 ve pentium serilerinde çıktı kasa
- midi tower (orta boy kasa) monitörün yanında veya masanın
- Big tower (büyük boy kasa) altında dik durur.
4. ATX Kasa : Pentium II’lerle birlikte çıktı. Bu kasalarda güç kaynağı teknolojisi farklıdır.
* Eski kasalarda şekildeki gibi güç kaynağına enerji, bir anahtar yardımıyla verilir yada kesilir (tıpkı bir lambayı yakıp söndürür gibi)
ATX kasalarda ise güç kaynağı şebekeye sürekli olarak bağlıdır yani güç kaynağı sürekli olarak çalışmaktadır. Ancak burada iki durumda çalışma söz konusudur. 1- aktif durum yani sistemin çalıştırılması için gerekli gerilimlerin dönüştürüldüğü durum. 2 pasif durum yani sistemin çalışması için gerekli gerilim oluşturulmaz güç kaynağı sadece içerisinde bulunan elektronik anahtarı ateşlemeye yetecek kadar bir gerilim üretir.
KLAVYE VE FARE
Klavye ve fare bilgisayar satın Alırken fazla özen göstermediğimiz bileşenlerdir. Ergonomik olmayan bir klavye yoğun kullanımlarda bilek rahatsızlığına bile yol açabilir. Farelerin de en büyük problemi Kirlenme sorunudur. Bu yüzden son zamanlarda scroll yerine optik Fareler daha Popülerlik kazanmaya başlamışlardır. Kablo karmaşasının azalması açısından kablosuz ancak şarjlı pillerle çalışan klavye ve Fareler de tercih edilebilir.
Blog Hakkında Yorumunuz
